“Millet ittifakı, Türkiye ittifakı demek!”
Mersin Sondakika

“Millet ittifakı, Türkiye ittifakı demek!”

26. Dönem CHP Mersin Milletvekili Serdal Kuyucuoğlu, Millet İttifakının Türkiye’yi yeniden yaşanabilir bir ülkeye dönüştüreceğini ifade ederken, “Millet ittifakı, Türkiye ittifakıdır” dedi.
Bu haber 2022-05-19 00:41:44 eklenmiş

 

“Millet ittifakı, Türkiye ittifakı demek!”

 

26. Dönem CHP Mersin Milletvekili Serdal Kuyucuoğlu, Millet İttifakının Türkiye’yi yeniden yaşanabilir bir ülkeye dönüştüreceğini ifade ederken, “Millet ittifakı, Türkiye ittifakıdır” dedi.

 

GÜNAYDIN MERSİN

 

2023 yılında bir seçimin yaşanacağını vurgulayan Kuyucuoğlu, “Önümüzdeki seçimde Cumhur ittifakı ile Millet ittifakının bir seçim yarışı olacaktır. 6 Partinin bir araya geldiği Millet ittifakının, Türkiye’yi yeniden parlamenter sisteme, demokrasiye, özgürlükler ve insan haklarının yeniden hayata geçirmesi için bir araya gelmiştir ve bu ittifakın kazanacağına inanıyorum” dedi.

26. Dönem CHP Mersin Milletvekili Serdal Kuyucuoğlu, 2023 seçim süreci ve göçmenlerle ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Kuyucuoğlu, “Önümüzde bir seçim süreci var. Hangi yolun izleneceğinin genel başkanlar karar verecek. Ancak şöyle bir şey var, 2018 öncesinde başlayan bir ittifak yapısı var. Daha önceki anayasamız ittifaklara onay vermiyordu. Hatta buna teşebbüs eden partilerin kapanmasına neden oluyordu. Yeni anayasa ile beraber, partilerin ittifak yapmalarının önü açıldı. 2018’de Millet ittifakı ve Cumhur ittifakı yapıldı. Millet İttifakının içinde CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi ve Demokrat Partisi yer aldı. Bu yapı yerel seçimlerde de devam ettirdiler. Yeni yapılan siyasi partiler yasası ile beraber millet ittifakının oluşturduğu yapıya Gelecek ve DEVA partilerinin katılması ile birlikte 6’li bir yapı oluştu. Herhalde Cumhur ittifakı bundan rahatsız oldu ki, seçim yasasını değiştirdiler. Küçük partilerin ittifak içerisinde güçlü hale gelmelerini önlemek için bir plan içerisinde bir değişiklik yaptılar. Tabii ittifakta bir bozulma yok. 6’lı parti cumhurbaşkanlığı için birlikte hareket etmeye devam edecekler. Ama yine de her parti kendi hesabını yaparak, gelecekte kendileri açısından iktidar olmak için bir hedefleri olacaktır. Dolayısıyla kendi hesaplarını yapacaklardır. Millet ittifakını ben çok önemsiyorum. Çünkü bu millet ittifakı Türkiye ittifakı diyebiliriz. Farklı siyasi partilerin bir araya gelerek oluşturduğu bir ittifak.

Aynı düşünceye yakın partilerin bir araya gelmeleri kolaydır. Çizgileri bellidir. Ama çok farklı çizgide olan partilerin, yani millet ittifakı gibi, sosyal demokratlarla, muhafazakarların, liberallerini milliyetçilerin bir araya geldiği bir yapıyı, bir arada tutmak zordur. Ama bugün bu ittifak 4-5 yıldır bir arada duruyor ve gelecek hedeflerini de ortak koyuyorlar. Bunu önemsemek lazım. Nedeni de, bu bir Türkiye ittifakı, farklı yapıların bir araya geldiği  oluşum ve bunlar geleceğin Türkiye’sini kurma konusunda ortaklaşa hareket edebiliyorlar. Asgari müştereklerde bir araya gelebiliyorlar. Bu asgari müşterekler, 1. Hukuk, 2 adalet, 3 özgürlükler, 4 demokrasi. Bu konuda bir anlaşma var. Bu anlaşma Türkiye’yi ileriye taşıyabilecek bir anlaşmadır. Tabii ki ekonomik konularda biraz farklılıklar olabilir. Burdaki hedef, güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş ama geçerken de  bugün Türkiye’de yok edilmiş adalet, hukuk duygusunu tekrar yerleştirilmesi. Özgürlüklerin ve insanların yeniden özgürce konuşabilmeleri ve kendilerini ifade edebilmelerinin önünün açılması.  Bugün Türkiye’de hukuktan, adaletten, riyakarttan bahsetmek mümkün değil. Demokrasi gibi bir çok şey yok olmuş. İnsanlar, özellikle genç nesil Türkiye’den umudu kesmişler, herkes yurtdışına nasıl giderim onun hesabı içerisinde.  Bu Türkiye’nin en büyük kaybı.  Yani yetişmiş beyinler Türkiye’nin dışına çıkmak istiyor. Kendi ve çocuklarının geleceğini düşünmek için. Kimse konuşamıyor, konuşanlar cezalandırılıyor. Gazeteciler ve yazarlar yazamıyor. Demokrasiden bahsetmek mümkün değil. Türkiye bu hale gelmiş. Ekonomik bakımdan da yanlış politikaların getirmiş olduğu, ekonomik sıkıntılar var. Enflasyon patlamış, insanların geliri düşmüş, işsizlik almış başını gitmiş. İnsanlarımız sürekli fakirleşiyor. Bunun yanında adalet duygusu da yok olmuş. İnsanların en büyük güvencesi adalet ve hukuktur. Türkiye’de adalet ve hukuktan bahsetmemiz mümkün değil. Böyle bir ülkede insanlar yaşamak istemiyor. Ayrıca seçim sürecine giriyoruz. 2023’te seçim var. Mevcut iktidar işi götürebilecek durumda değil” dedi.

“GÖÇMEN SORUNU ÇÖZÜLMELİ”

Türkiye’nin temel sorunlarının başında göçmen sorunu olduğuna da dikkat çeken Kuyucuoğlu, “Türkiye’de bir göçmen sorunu var ve bu konuşulmaya başlandı. Suriye, Afganistan’daki olayların yansıra başka ülkelerde de yaşanan iç olaylar, iktidarında kapıyı açması Türkiye’nin sosyal, demokratik yapısını bozdu. Bir ülke göçmende alabilir, ülkesinde yaşananlardan dolayı kaçabilirlerde.  Ama bunları teşvik edecek şekilde yol açarsanız, o zaman işte Türkiye’ye geldiği gibi milyonlarca insanı bugün bahsedilen 3 milyon 762 bin kayıtlı Suriyeli var. Bu demek 4 milyonun üzerinde. Diğerlerini de eklediğiniz zaman 7-8 milyon ya da daha üstü rakamlar. Devletin verdiği bilgilere göre 1 milyon 400 bin kişiye verilen oturum izinleri de var.  Devletin rakamları da neredeyse bu söylenenlere yakın çıkıyor.  Türkiye’nin ekonomik durumu belli. Bu kadar yükü, bu kadar göçü taşıması mümkün değil. Türkiye’nin üzerindeki yük, nerdeyse nüfusun%10’u kadar. Gerçekten büyük bir yük. Afganistan’da, Suriye’de, Irak’ta, Pakistan’da, İran’da bir devlet yapısı var. Dolayısıyla insanlar kendi vatanlarında yaşamalılar. Bunun içinde girişimde bulunmanız gerek. Biz bunları göndermeyeceğiz, kalsınlar diyerek bunları Türkiye’ye monte etmek doğru değil. Demokratik yapıyı bozar. AB Türkiye’ye göre çok zengin. Almanya’sı, İngiltere’si, Fransa’sı kendi ülkelerine göçün olmaması için çok önemli tedbirler alıyor. Biz bu akını durdurmuyoruz, tam tersi kapıları açıyoruz. Bunun önüne geçmek için devlet düzeni olan yerleri önleyerek, girmesini engellemek lazım. 2.cisi, nerden gelmiş bu insanlar, Suriye’den. Suriye şuanda stabil hale gelmiş. Nasıl ki bayramda gidiyorlar ve sonra dönüyorlarsa, demek ki oraya gidip gelmelerinde bir stabil hal var. Orada çok sıcak bir savaş hali yok. İnsanlar memleketlerine dönebilirler. Bunun için o insanları teşvik edeceksiniz, hemde mevcut yönetimle diyalog kurarak, bunların geri dönüşlerini sağlamanız gerekiyor. Cumhurbaşkanı bunların ensar olduğunu söyleyerek, gitmeyeceklerini söylüyor. Ertesi günde tabii ki gidecekler, şartları sağlamaya çalışıyoruz diyor. Bu misafirliğin bitmesi gerekiyor. İnsanlar artık yerleşik düzene geçiyorlar. Kendilerine yeni bir hayat kuruyorlar. Daha sonra kökleşmeye başlıyorlar ve yerleşiyorlar.  Bunun için bu sorunu biran önce çözmek lazım. Daha önce kamplar vardı ama şuanda kamplar yok. Göçmenler genelde, Marmara, Ege, Akdeniz ve Karadeniz yerleşmeye başladılar. Yani iç Anadolu da hiç yok gibiler. Şuanda Türkiye’nin nüfus artışı %1. Göçmenlerin nüfus artışı %5-6’larda. Yani Türkiye’ye oranla 6-7 kat doğurganlık ve buna paralel olarak nüfus artışı var. 4 milyonluk bir kitlenin bahsedildiği gibi Türkiye’de 2053’te 35 milyon olur. Bu kesimlerden gelen kitlesel bir göç olduğu için bunların adapte olmaları da zor oluyor. Çünkü kendi içlerinde yaşıyorlar. Kendi gettolarını, kendi birlikteliliklerini, kendi yapılarını  oluşturuyorlar. Devletin söylediği İstanbul’da 500 bin, Hatay’da 400-500 bin civarı, Urfa, Antep için aynı şeyler geçerli. Mersin’de resmi rakamlar 250 binin üzerinde. Bunlar belli yerlerde toparlanıyorlar. Kendi içlerinde yaşadıkları için entegre olmaları da zor. Bu da doğal. İnsanlar bir yere göç ettiklerinde kendi hemşerilerinin ve ülkelerinden gelen insanlarla dayanışma için bir arada olmak ister. Belli yerlerde yoğunlaşırlar. Aynı şey Mersin’de de var. Burada kendi ticaretlerini yapıyorlar, kendi kültürlerini yaşatıyorlar. Bu durumda bizimkiler orada azınlık olarak kalınca başka bir semte taşınıyorlar. Bu durumda boş olan yerlere bunlar kolaylıkla yerleşiyorlar. Bu durumda tamamen kendilerini izole edip, entegre olmuyorlar. AK Parti dışında bu düzensiz göçmenlerin gönderilmesi için diğer partiler çözüm arıyor” diye konuştu.

“MERSİN FARKLILIKLARI BİR ARADA BARINDIRIYOR”

Kuyucuoğlu, “Türkiye’nin belli illerinde olduğu gibi Mersin’de çok kültürlü ve çok renkli bir kent. Mersin çok renkliliğinin üzerinde daha çok Türk vardı. Ama şimdi öyle değil. Arap kesiminden gelen çok ağırlıkta olunca, o renk artık rengi bozmaya başladı. Belli bir renk kazanmaya başladı. Türklerin ötesinde bir ağırlık kazanmaya başladı. Bu aynı zamanda sosyal dokuyu da bozuyor. Alışkanlıkları da bozuyor. Belli bir eğitimi, ekonomisi olan kesimin belli bir yaşam standartları olduğu için dokuyu bozmuyor. Bunların da büyük kısmı batıya gitti. Bize daha çok kırsaldan, ekonomik durumu iyi olmayanlar gelmiş. Bunlar direk şehre geliyor, şehre adapte olmaları çok zor oluyor. Bu da sosyal dokuyu, sosyal yaşamı,  kültürel yapıyı bozuyor. Bu kadar yükü bir ülkenin, bir kentin kaldırması güç. Mersin’in nüfusu 1 milyon 800 bini geçiyor. Mersin’de 300 bine geçkin yabancı var. Bunların içerisinde en ağırlıklısı Suriyeli. Bu da %20’ye yakın bir oranı ortaya çıkarıyor. Genelde şehir merkezlerlerinde yaşıyorlar. Daha çok belli bir yerde yoğunlaşıyorlar. Sosyal denge, sosyal yapı kalmıyor. Bizden başka hiçbir ülke bu kadar göçmen almaz. Kanada gelişmiş bir ülke. Belirli oranda göçmen alıyor. Bizde kriter, sınır filan kalmadı. Bu yükü Türkiye’nin taşıması mümkün değil. Suriye ile bu sorun çözülecek ya da güvenli bölge oluşturulacak. Göçmenler oraya yerleştirilecek.Başka çözümü yok” şeklinde konuştu.

 


ETİKETLER :
Diğer SİYASET haberleri

En çok okunanlar

Copyright © 2024 Günaydın Mersin Gazetesi Tüm hakları saklıdır.
pendik evden eve nakliyatkartal evden eve nakliyattuzla evden eve nakliyatevden eve nakliyat
Gazetemiz MEİGDER Üyesidir
Meigder