Hep iyi kal!
Çocuklarınıza sakın ‘bu dünyada iyiler kazanır’ diye büyütmeyin, onlara deyin ki;
“Dünyada hep arsızlar, çığırtkanlar, kötüler ve iki yüzlüler kazanır ama sen onursuz bir kazancın, onurlu bir kaybedişe asla ulaşamayacağını bil ve hep iyi kal..”
Metin Akpınar..
***
Gelecek çocuklarımızın diyoruz ama çocuklarımıza bir gelecek bırakmıyoruz. Dünya sanki kendi kendini yok etmeye programlamış. Doğayı katlettik, havayı yok ettik, yer altı zenginliklerimizi savaş nedeni yaptık, dostlukları azaltıp, düşmanlıkları çoğalttık. Gelecek adına çocuklarımıza ne diyebiliriz, ya da ne bırakabiliriz. Sadece onurlu bir kaybediş olabilir. Kimsenin kölesi olmadan, kimsenin egosuna yenilmeden, kimsenin oyunlarına gelmeden yaşayabildiğimiz kadar yaşamalıyız.
Elbette bizler gittikten sonra birileri yeni dünyaya sevgiyi anlatacaktır, hoşgörülü olmayı, dostça bakmayı, kardeşçe yürümeyi, hiçbir çıkar olmadan birlikte nefes alıp, vermeyi. İki yüzlülerin de, kötülerinde sonu elbette bir gün gelecektir. Belki biz görmeyeceğiz ama onurlu duruşumuzu bozmadan, insanca, kavgasız ve çıkarsız, yarına umutla bakan çocuklarımız olacak.
***
Zaman zaman kendimizle baş başa kaldığımızda, geçmişi düşünür hüzünleniriz. Çünkü geçmişimizde o kadar güzellikler, dostluklar, arkadaşlıklar, sevgiler ve aşklar yaşanmıştır ki, o ana dönmeyi ve bedel bile ödemeyi çok isteriz.
Aşklar, kalplere yazılırdı, şimdi ki gibi sosyal medya yoktu. Ya mektup yazılırdı sevdiğine, ya da mendile ismi. Mektup kâğıtları da cicili biçili şeylerdi. Hatıra defteri vardı o zamanlar ve herkes arkadaşına güzel anılar bırakırdı, birkaç cümle ile.
O zaman aşkına, sevgisine karşılık vermedi diye cinayet işlenmezdi. Kıyamazdı sevdiğine. O zaman erkekler daha bir kültürlüydü sanki. Çünkü bunu kitap ve gazete okuma istatistiklerinde görüyoruz. Kadına karşı hoşgörü vardı, sevgi vardı.. Kız çocukları el bebek, gül bebek büyütülürdü. Kızların kalbini çalmak için onlara foto romanlar alınırdı. Boşanmalar bu kadar olmazdı. Boşandı diye karısını da kimse öldürmezdi. Evet o zamanlar da hayat biraz pahalıydı, hastanelerde sıra vardı, ilaçlar zor bulunuyordu ama insanlar mutluydu.