Türkiye İşçi Partisi kararlı duruşunu sürdürüyor

Türkiye İşçi Partisi kararlı duruşunu sürdürüyor

2023 genel seçimlerinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeniden aday olamayacağı gibi, son günlerde muhalefet partilerinin dile getirmediği konularla ilgili yaptığı sert açıklamalarla dikkatleri üzerine çeken Türkiye İşçi Partisi (TİP), kararlı duruşu ile Türk siyasetine yeni bir soluk getirmeye devam ediyor. Mecliste 4 milletvekiliyle temsil edilen TİP mensuplarının yaptığı açıklamalar bakışların üzerlerine dönmesine de yol açıyor.

Genel Merkez Yürütme Kurulu Üyesi Bülent Ufuk Ateş, Mersin basını ile bir araya gelerek yaklaşan seçim süreci ve Mersin’in yaşadığı sıkıntılarla ilgili fikirlerini paylaştı.

TİP Mersin il örgütü tarafından gerçekleştirilen basın buluşmasında yerel ve ulusal kamuoyunda yer alan konularla ilgili TİP’in görüşleri ve çözüm önerileri anlatıldı.

SERGİLEDİKLERİ KARARLI DURUŞ PARTİYE İLGİYİ ARTIRDI

Yerelde ve ulusal anlamda biriken tüm sorunlara karşı her zaman kararlı bir duruş sergilediklerini dile getiren Ateş, bunun karşılığı olarak da son günlerde insanların yoğun şekilde Türkiye İşçi Partisi ile etkileşime geçtiğini söyledi.

Ateş, “Partimize son günlerde çok yoğun bir ilgi var. Bir yılda alacamız mesafeyi bir hafta içerisinde almış durumdayız. Neredeyse son bir yılda aldığımız etkileşimi bir haftada aldık. Bunun elbette çeşitli nedenleri var ama en büyük neden insanlar özellikle seçimlerle ilgili belirsizlik aşılmaya başlayınca kim daha dik duruyor farkına varıyor” dedi.

“TOPLUMSAL TALEPLERİMİZE YANIT VERECEK MİLLET İTTİFAKININ ÇIKARACAĞI ADAYI DESTEKLERİZ”

Seçimlerle ilgili tavırlarını çok önceden deklare ettiklerinin de altını çizen Ateş, “Şimdiye kadar yaptığımız çalışmalar sonrasında Türkiye İşçi Partisi olarak ittifakın mensubu olmakla birlikte kendi logosu ve adayları ile seçime katılacaktır. Tüm bunların yanında iktidar siyasi mühendislik hesapları yapıyor. Biz de kimi yerlerde buna karşı tavır alarak kendi pozisyonumuzu belirleyeceğiz. Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili tavrımızı da en baştan belirlemiştik zaten. Demokratik toplumsal taleplerimize yanıt verecek bir asgari program çerçevesinde Millet ittifakının çıkaracağı tek adayı destekleme kararımız devam ediyor. Saray rejiminin yenilmesi için muhalefetin ortak adayı olması gerektiğinin elzem olduğunu düşünüyoruz. Genel Başkanımız Erkan Baş da yaptığı çağrı ile ‘Aklıselim davranalım. Genel çağrılara kulak verelim. Bu doğrultuda asgari bir ortak çerçevede bir aday çıkartın’ ifadelerini kullanmıştır. En kısa sürede umarım aday açıklanır ve çıkan aday Emek ve Özgürlük Bloğunun taleplerine de kulak verir” diye konuştu.

“MERSİN’İN KİMLİĞİ ARTIK VAHŞİ SÖMÜRÜ, UYUŞTURUCU, BARINMA SORUNU OLDU”

Yerel sorunlarla da yoğun bir biçimde ilgilendiklerini belirten Bülent Ufuk Ateş, Mersin’in yıllardır kimlik tartışması yapıldığına vurgu yaparak şu ifadelere yer verdi:

“Başta işveren örgütleri olmak üzere Mersin kamuoyu sürekli Mersin’in ne kenti olduğunu, kimliğinin ne olduğu konusunda tartışma yaşanır. Ticaretle uğraşanlar, ticaret kenti, sanayi ile uğraşanlar, sanayi kenti, turizmciler, turizm kenti, büyük toprak sahipleri ve tarıma bağlı iş yapanlar tarım kenti olduğunu savunup dururlar. Hatay’dan başlamak üzere, Adana, Mersin Antalya’ya kadar artık vatandaşlar topraksızlaşmış durumda.

Mersin ucuz olması, başta ısınma olmak üzere pek çok şeye daha az ihtiyaç olması nedeniyle emekli kenti olarak öne çıktı. Soğuk bölgelerden Mersin’e sıcak ve ucuz deniz kenti olması nedeniyle emekli olan vatandaş yaşamak için Mersin’e gelirdi. Kiralar ve konut fiyatları korkunç derece artmış durumda. Emekliler, işçiler, tarımla uğraşanlar yoksul insanlardır ve konut fiyatları bu iki kesimi de artık kılmıştır. Son süreçte yaşananlar nedeniyle artık yoksul kesim daha fazla barınma sorununu yaşar hale geldi. Değil kente yeni gelenler, 40-50 yıl önce gelmiş olanlar bile barınamaz hale geldi. Kentimizin en büyük zenginliklerinden birisi olan Mersin Limanı Singapur ortaklı birisine satıldı. Daha birkaç gün önce Mersin Limanında bir eylem yaşandı ve çalışanlar asgari ücretin altında para alıyor şuan orda çalışanlar. Sonra da havasını yapıyorlar Mersin Limanı Türkiye’nin gururu diye. Mersin Limanının Mersin halkına kattığı bir katma değer var mı? Verdiğimiz vergilerle kurulan Mersin Limanı şimdi Singapurlulara bizim işçilerimizi köle gibi çalıştırarak hizmet ediyor.

Her dönem adı olumsuzluklarla anılan Mersin Limanında son yıllarda artan uyuşturucu trafiği bu ülkenin utancı değil mi? Çok gariptir yakalanan bu uyuşturucunun sahipleri bile açıklanmayıp gizlenir hale geldi. Ama orada asgari ücretin altında çalıştırılan işçiler gizlenemiyor.

Diğer yandan Serbest Bölge de Türkiye’nin değer yaratan kurumlarından birisi olarak gösteriliyor. Ama madalyonun diğer yüzüne bakalım. O işletmelerin sahibinin dışında ne devlete ne vatandaşa bir faydası olmuyor. Öte yandan en vasıfsız işçiler buralarda kölelik düzeni ile en ucuz ücrete çalıştırılıyor. Bakliyat depoları yine aynı şekilde. Artık Mersin’in kimliği, ucuz işgücü, sömürü düzeni, uyuşturucu merkezi, en pahalı kiranın ve ev fiyatlarının olduğu bir şehir olarak bilinir hale geldi.

Biz bunu değiştirmeye adayız. Ülke genelinde vahşi sömürü düzenini değiştirmek nasıl asıl hedefimizse Mersin’de de bunu değiştirmeyi amaçlıyoruz.”