Dünyadan soyutlanan çocuklar!

Dünyadan soyutlanan çocuklar!

Uzman Çocuk Gelişimcisi Yonca Yiğit, “Çocuğun pamuklara sarılarak, dış dünyadan soyutlamak, yaşam dönemlerinde, durumlara ayak uydurması noktasında, belirgin problemler yaşamasına neden olabilir” dedi.

GÜNAYDIN MERSİN

Çocuklarla iletişim konusunda da değinen Yiğit, “İletişim; bireydeki fikir, duygu, düşüncelerin bir başkasına aktarılmasıdır. Konuşmak, iletişim yollarından sadece biridir. Bakışmak, gülüşmek, jest ve mimikleri kullanmak, beden dilinin kullanımı da iletişim yollarındadır” diye konuştu.

Uzman Çocuk Gelişimcisi Yonca Yiğit, çocukların dışa dönük olmamaları halinde bile özgüvenli olabileceklerini söyledi.

Yiğit, “Oyun oynamak ve akran etkileşimi için de; çocuğun bu iletişim sinyallerini anlamlandırıyor ve kullanıyor olması, oyun oynamaya dair fikrinin olması, ilişkiden keyif alıyor olması, iletişim kurmak için niyetliliğinin yani isteğinin olması, o ortamda regüle kalabilmesi ve duyusal uyaranları yönetebilmesi gerekir. Henüz dış dünyası anlaşılmamış ve sonuçta kendini dış dünyaya açmamış, duyusal anlamda desteğe ihtiyaç duyan, ikili ilişkiden keyif almayan ve dolayısıyla niyeti olmayan, sözlü ve sözsüz iletişim sinyallerini okumayı bilmeyen bir çocuğun, grupla oynamasını beklemek, yüzme bilmeden okyanusa açılmasını beklemek gibi olur. Bu sebeple çocukların okullarda, parklarda ve grup içinde "kendi halinde" kaldıkları, bir köşeye geçip kendi başlarına ve kendilerine anlamlı gelen şekilde nesnelerle oynadıkları gözlemlenir. Belki de bu hususta imkan tanınmamıştır. Olabilir. Çocuğun akranları ile oyun oynaması için; önce ikili ilişkilerde karşısındakinin iletişim isteklerini anlamlandırması, ona karşılık vermesi, zihninde oyun oynamaya dair fikirler olması, bunu bir başkasına aktarmak için niyetinin olması gerekir. Ancak burada gerekli olan olgunun sekteye uğramasının nedenleri de, ebeveynlerinin teşvik edici olmaması, duygu paylaşımında problem yaşaması ve çocuğunun da bu problemi oynayarak öğrenmesini sağlamalarıdır. Bu da çocukların sonraki yaşam dönemlerinde, içe dönük bireyler olmalarına, karşılaştıkları yeni duyguları işlemede zorlanmalarına yol açabilir. Kimi zaman bu durum böyle de ilerlemeyebiliyor” dedi.

“ÇOCUKLAR DIŞA DÖNÜK OLMASALAR BİLE ÖZGÜVENLİ OLABİLİRLER”

“Çocuklar dışa dönük olmasalar bile özgüvenli olabilirler” diyen Yiğit, “Örnek vermek gerekirse; bildiklerini söylemek istemeyen veya grup oyununa katılmayı reddeden bir çocuk aslında özgüven sergileyerek, içinden geldiği gibi davranabilir. Bu onun özgüvensiz olduğunu düşünmemize itmemelidir. Ayrıca bazen çok dışa dönük gibi gözüken çocuklarda, derinlerde yatan bir güvensizliği kapatmak veya başkalarının beklentilerine göre yaşama amaçlı davranışlar gözlemlenebilmektedir.

O yüzden özgüven insanın kendini önemli hissetmesini ve en iyisini hak etmeyi düşünmesinin sonucudur. Çocukların seçimlerini desteklemek, onlara seçme şansı vermek, yapabileceği her alanda fırsat tanımak, yapamayacağını bilseniz bile denemesini sağlamak, davranışlarını eleştirmek yerine örnek olmak, çabasına yapabilmesine parmak basmak en kıymetli güven göstergesidir.     

Kapalı kapılar ardında farklı bir dünya olduğunu öğretmek ebeveynlerin ve eğitimcilerin görevlerindendir. Toplumsal bir sorumluluktur.  Çocuğun sosyal bir birey haline gelmesini ve toplumda bir konum elde etmesini sağlamak için azami düzeyde teşvik etmek, özgüven ve öz denetimlerini sağlamak bir çocuğun iç dünyasında gelebileceği en iyi konumdur. Çocuğun girişkenliğine, tanımaya, deneyimlemeye  karşı direnç geliştirmesini önler. Böylece çocukların daha etkili bir şekilde yaşam becerileri edinmesi sağlanır. Çocuğun pamuklara sarılarak, dış dünyadan soyutlamak, yaşam dönemlerinde durumlara ayak uydurması noktasında belirgin problemler yaşamasına neden olabilir” diye konuştu.