MEÜ Tiyatro topluluğu ile söyleyişi
Mersin Sondakika

MEÜ Tiyatro topluluğu ile söyleyişi

Dilara Yıldız, Mersin Üniversitesi Tiyatro Topluluğu ile bir söyleyişi gerçekleştirdi.
Bu haber 2022-10-02 16:24:08 eklenmiş

 

MEÜ Tiyatro topluluğu ile söyleyişi

 

Dilara Yıldız, Mersin Üniversitesi Tiyatro Topluluğu ile bir söyleyişi gerçekleştirdi.

 

 

Mersin Üniversitesi Tiyatro Topluluğu ‘Albay Kuş’ ile seyircilerini selamladı. Bulgar oyun yazarı Hristo Boyçev’in kaleme aldığı oyun,hala dünyada devam eden savaşlara dair izler taşıyor

Oyunda terk edilmiş bir manastırda yaşayan delilerin, kendilerinden biri olan bir Albay Fetisov (Deniz Çalışkan) etrafında birleşmelerini izliyoruz.

Akıllı- deli ayrımının sınırları etrafında seyreden insanların hikayesini, oyunun yönetmeni Arafat Savaş Kalkan ve oyuncular Cem Ökkeş Kenger, Deniz Çalışkan ile konuştuk.

Dilara Yıldız:Sahnelemek için neden Albay Kuş adlı tiyatro oyununu tercih ettiniz?

Arafat Savaş Kalkan: Tiyatro topluluğu olarak belli bazı kriterler üzerinden sahnelenecek oyunu seçiyoruz. Bu kriterler genel olarak toplumsal sorunları dert edinmiş, evrensel bir dili olan, oyun yazarlığında niteliği olan metinleri sahnelemek tercihimiz. Bu bağlamda Albay Kuş oyununu düşündüğümüzde savaş gibi bir meseleyi dert edinmiş olması, savaş gibi bir yıkımın hala dünyanın birçok yerinde devam ediyor olmasından kaynaklı seçtik.

Dilara Yıldız:Oyun künyesinde de yer alan“normal” olandan ziyade “anormal” taraftan seslenen oyunun içindeki motivasyonunuz nedir?

A.Ş.K.: Buradaki temel motivasyon aslında ötekinin nasıl inşa edildiği meselesidir. Normalize/idealize edilen her “şey” muhakkak belli norm-form-sınırların üzerinden şekillendiği için dışarıda bıraktığı bir “şey” vardır ve bu anormal olandır. Her anlamda bu ikiliği oluşturan ayrımlar-sınırlar nelerdir? Coğrafi olarak düşündüğümüzde sınırları belirleyen nedir? Beton bloklar veya dikenli teller neyi içeride, neyi dışarıda bırakıyor? Bir insanın beyaz ya da siyah tenli olmasından kaynaklı onu üstün, daha imtiyazlı yapan “şey” nedir gibi sorular üzerine düşünme fikri diyebiliriz.

Dilara Yıldız: Sizce normal nedir? Ve nasıldır? 

A.Ş.K.: “İnsanı” bir metin olarak düşündüğümüzde katmanlı bir yapıya ve çoklu bir kimliğe sahiptir. Ayrıca akışkanlığı ve değişkenliği olan bir “şeydir”. Bu bağlamda net bir şey söylemek mümkün mü bilmiyorum.

Dilara Yıldız:Albay Kuş’taki Davut ve Fetisov karakterleri izleyiciye neyi vermek istiyor?

Cem Ökkeş Kenger: Davut karakteri öncelikli olarak bir Roman ve farkına varılmak isteyen bir karakter. Romanların her zaman görünmeyen, geri planda olduğunu ama görünür olması gerektiğini düşünüyor.Sadece biz de varız, biz de buradayız vurgusunu yapıyor. Hatta şöyle bir cümle söylüyor: “Aslında çingene sizlersiniz, ben Romanım Roman!”. Oyunda ise iktidarsızlığı fiziksel olarak anlatıyor ancak orada vermek istediği mesaj tamamen soyut bir şey.

Deniz Çalışkan: Albay Fetisov’ un oyundaki yeri ve genel aksiyonu oradaki bulunan karakterlere öncülük etmesi yani onlarda bazı şeyleri uyandırması. Oylamayı, kararlarıdemokrasiyle ve seçimle yaparak herkese bir hak tanıyor. Aynı zamanda bakış açısı o dönemdeki savaşlarda olan bitenlerin üstüne en çok militarizmin üzerinden gösterebileceğini düşünmüş bence yazar.Fetisov sıra böyledir, ordu böyledir, asker bunu yapar öğretileriyle dolu. Birlik olmanın önemini vurgularken bir taraftan diktatörlük yaptığı zamanlar da var.

Dilara Yıldız:Oynadığınız oyun sırasında sahnede başınıza gelen ilginç veya komik anılarınız var mı? Varsa bizimle paylaşır mısınız?

C.Ö.K.: Oyun sırasında bazen repliklerimizi unutabiliyoruz. Bunun için de izleyicilerin farketmemesi için oyunculuk gereği doğaçlama bir şeyler yapmak ve sahneye yedirmek gerekiyor. Oyun esnasında en son sahnemde repliğimi unuttuğum ve aynı zamanda boğazım kuruduğu için doktor karakterine dönüp “doktor bekle, bir su içip geleyim” şeklinde doğaçlama bir cümle ekleyerek hem repliğime baktım hem de su içip döndüm ve bu salonda oyun dışı bir şeymiş gibi görünmedi. Sahneye girdiğimdeyse elimde duran huniyi kırmıştım. Bunu fark eden ekip arkadaşlarımız sahne arkasında oldukça eğlenmişlerdi.

Dilara Yıldız:Rolünüze nasıl hazırlandınız? Ve bu süreç nasıldı?

C.Ö.K.: Oyun başında metni elimize aldığımızda bu oyunun amacını ve vermek istediği mesajı anlamak, detaylandırmak istedik. Ardından da oyun okumaları sırasında yönetmenimiz ve reji ekibimiz bize karakterleri verdi ve rolümü bu şekilde almış oldum. Her gün oyunu üç dört defa okuyordum. Hazırlanırken tabii ki sosyal medyadan yardım aldım ancak daha önceden sahnelenmiş görüntülerini karakterimi şekillendirirken beni etkilememesi adına izlemedim. Oyuna hazırlanma sürecimiz 6 aya yakındı. Bu süreç içerisinde durmadan gelişmek ve her geçen gün üstüne koyarak karakterimizi güçlendirmek adına yönetmenimizin bize verdiği direktifleri yerine getirmeye çalıştık. Provalar esnasında oyuncu arkadaşlarımızla da sık sık fikirlerimizi paylaştık.  Bunun yanında Davut karakterini canlandırırken kendi kendime sorular yönelterek karakterimle özdeşleşmeye çalıştım.

D.Ç.: Oyunun alt metnini anladıktan sonra kendi karakterimin ne anlatmak istediğini, geçmişte ilgili neleri var, kime ne tepki veriyor, diğer karakterlerle olan ilişkisinin nasıl olduğunu anlamlandırmaya çalıştım.Bir anda albaya dönüşen şizofrenikbir adamın tamamen tribal bir izlenim vermesi gerekiyor. Tek renk, çizgisiz, on gün boyunca ne yapıyorsun diye sorduğunda on gün boyunca aynı cevabı alacağın tripte olan bir albay. Onun dışında genel teknik hatlar neyse onlar ezberleniyor. Oyunun giriş, çıkış, ritmi nasıl olacak ve senin karakterinin ritmi nasıl olacağını göz önünde bulundurman gerekiyor. 6 ay boyunca okumalarla, çalışmalarla devam etti. Herkesin kendi zamanından ayırıp fedakârlık yaptığı, herkesin bir şekilde emeğinin bol olduğu zorlu bir zamandı yani.

 Dilara Yıldız:Rolleri yeterince iyi canlandırdığınızı düşünüyor musunuz?

C.Ö.K.:Kendi rolümde aldığım reaksiyonlardan memnunum ve ekipçe bu oyunun hakkını verdiğimizi düşünüyorum. Tabii ki her zaman daha iyisini yapmak lazım çünkü hiçbir zaman her şey tam ve mükemmel değildir.

D.Ç.: Tabii ki eksik tarafları var. En azından çizgiyi verebildiğimi düşünüyorum. Birkaç sefer daha oynasak daha iyisini verebiliriz hep beraber.

Dilara Yıldız:Kendi karakteriniz dışında hangi karakteri kendinize yakın buldunuz?

C.Ö.K.: Kendime yakın bulduğum birinci karakter doktordu çünkü diğerleri gibi Davut’u, yani beni iyileştirmek adına oradaydı. Onun dışında Fetisov albay olarak oldukça güçlü bir karakterdi.

D.Ç.: Kiro ve Matey, oynaması güzel olabilecek zengin ve birçok şeyin yapılabileceği karakterler. Bu nedenle onlara yakın hissediyorum.

Dilara Yıldız:Tiyatro ile seyirciye mesaj gönderebildiğinizi düşünüyor musunuz?

C.Ö.K.: Tiyatro bence mükemmel bir sanat dalı ve kesinlikle izleyiciye mesaj gönderebilmek için çok uygun bir yol. Albay Kuş oyununda vermek istediğimiz mesaj sınırlılıklardı, ikiliklerdi, özgürlüktü, insanların kendilerine soru sormasıydı. Bunlar ben normal miyim anormal miyim gibi absürt sorulardı. Oyunu sahnelerken ve sonrasında izleyicinin verdiği reaksiyonlarda mesajımızın alındığını düşünüyorum.

Dilara Yıldız:Mersin Üniversitesi Tiyatro Topluluğu olarak yeni bir oyun daha sahnelemeyi düşünüyor musunuz?

C.Ö.K.: Mersin Üniversitesi Tiyatro Topluluğu olarak her zaman üretim içerisindeyiz. Yine Hristo Boyçev’ den TitanikOrkestrasıadlı oyunu sahnelemeyi planlıyoruz. Aynı zamanda doğaçlama gösterilerimiz de olacak. İzleyicilerimiz gelişmeler için MEÜT’ü takip edebilirler.

Yazan: Hristo Boyçev

Yönetmen: Arafat Savaş Kalkan

Oyuncular: Ali Çağlı, Aygün Malcı, Cem Kenger, Deniz Çalışkan, Destan Altun, Hasan Kaya, Selin İstanbullu, Sezer Arı, Vasfiye Sezer.

 

 


ETİKETLER :
Diğer RÖPORTAJ haberleri
Copyright © 2024 Günaydın Mersin Gazetesi Tüm hakları saklıdır.
pendik evden eve nakliyatkartal evden eve nakliyattuzla evden eve nakliyatevden eve nakliyat
Gazetemiz MEİGDER Üyesidir
Meigder