Mersin’de Opera-Bale’nin “Babası” : Yaşar Esgin
Mersin Sondakika

Mersin’de Opera-Bale’nin “Babası” : Yaşar Esgin

Tekkanat’la Sanat Söyleşilerinin bu haftaki konuğu, Opera ve Bale’nin önemli isimlerinden Yaşar Esgin oldu.
Bu haber 2022-08-21 18:54:26 eklenmiş

 

Mersin’de Opera-Bale’nin “Babası” : Yaşar Esgin

 

 

Tekkanat’la Sanat Söyleşilerinin bu haftaki konuğu, Opera ve Bale’nin önemli isimlerinden Yaşar Esgin oldu.

 

GÜNAYDIN MERSİN

 

Esgin’le unutulmaz bir söyleyişi gerçekleştiren Mehmet ÇetoTekkanat, Esgin için, “Mersin’de Opera-Bale’nin “Babası” sözleri ile onun Mersin’e ve Opera-Bale dünyasına katkılarının ne kadar büyük olduğunu gösterdi.

Yıl 1998…

Mersin Devlet Opera ve Balesi “Damdaki Kemancı” müzikalini oynuyor. Bizde henüz opera-bale kültürü yok. İstanbul’dayken birçok temsile gitmiştim. Müzikali izlediğimde, oyun sonrası seyircilerle birlikte kaç dakika ve durmadan, coşkuyla alkışladığımı hatırlamıyorum. Alkışlamaktan ve çığlık atarcasına “bravo” diye bağırmaktan yorulmuştum.

 

O günden sonra birkaç kez daha izledim. Sahnede bir dev vardı. Ve adı Yaşar Esgin’di.

Sonra 2004 yılında  küçük bir tiyatro salonu açtım. Gençlere tiyatro dersleri veriyorduk. Yaşar Esgin hocamız geldi ve hem bizlere hem de gençlerimize diksiyon dersleri verdi. Sadece diksiyon mu? Karşımızda çağıl çağıl akan bir nehir vardı ve bizler de bu nehrin sularından her konuda yararlandık.

Ben bu söyleşinin başlığına “Baba” tanımlamasını yaptım ve facebook’ta ön duyuru olarak yayınladım. O kadar güzel geri dönüşler oldu ki. Bunlardan iki tanesini paylaşmak isterim.

İlki Sayın Aldulvahap Kokulu beyefendinin paylaşımı; demiş ki;

“Sn.YaşarEsgin,"Baba" olmaktan çok öte Mersin Sanat dünyasını parlatan, zenginleştiren bir" kahraman" Mersin evladıdır. Dar ve sınırlı olanaklarla Mersin'e Opera Bale kültürünün ilk adımlarını attıran bir kültür beyefendisidir. O Mersin tarihi içerisinde ebediyete kadar parlayacak bir yıldızdır. O tekrar ",Damdaki Kemancı "da "Sütçü Teyveyi oynayacak enerji ile dopdoludur”.

Diğeri ise Sayın Mutlu Uğur hanımefendinin yorumu;

“Yaşar Esgin’in daha Tevfik Sırrı Gür Lisesinin sahnesinde yer aldığı yıllarda, çok iyi bir sanatçı olacağı belliydi. O, sanat sevgisiyle Mersin’e olan sevgisini birleştirmiş, ileri görüşüyle, olması imkansız görünen bir projeyi başarmış. Ben de Yaşar Esgin’i bir kahraman olarak görüyorum.

Hem sanatçılığı hem de Mersin Opera ve Balesinin kuruluşundaki özverili çalışmaları için kendisini, bütün hayranları gibi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Her türlü övgüye layık.”

Ne kadar anlamlı paylaşımlar. İşte bu değerli insanla söyleşimiz. Buyurun efendim.

“SOKAKTA BULDUĞUM GAZETE PARÇALARINI BİLE OKURDUM”

TEKKANAT-  Sevgili hocam, kısa bir özgeçmişinizi anlatır mısınız?

ESGİN- Üstad değerli kardeşim, ”baba” tümcesi bana hatırlattı... Bilgi görgü için Almanya’dayım yeni yıl geldi Mersin opera ve balenin çilekeş bireylerine mesaj iletmem gerek... Sayımız 200 ün üstünde ve bir kutlama kartına herkesin adını tek tek yazmam gerektiğini düşündüm, malum aile babasısınız ve tek yavrunuzu dahi liste dışında bırakamazsınız, sonuçta 70x70 cm boyutlarında bir kartpostalla işi kotarmıştım.

Ben bir haziran sıcağında 1947 yılında Mersin’in Mesudiye mahallesinde doğmuşum. İlkokulu Kayatepe İlkokulu’nda orta ve liseyi Tevfik Sırrı Gür Lisesi’nde de okudum. Babam okumayı severdi ancak evimize gazete girecek kadar ekonomik özgürlüğe sahip değildik, bu nedenle sokakta bulduğum gazete parçalarını temizler okurdum. Araştırmayı ama özelliklede öğrenmeyi çok sevdim hala öğrenirim.

Okuma hevesim Halkevi’nde bulunan kütüphanede devam etti,

İlkokulum müdürünün eşi kütüphane müdürüydü ve beni hiç kitapsız bırakmadı.

Müzik merakı kendimi bildim bileli var bende. Ben kendimi hep şarkı söylerken hatırlıyorum.

“SANAT KURUMU KURMAK DELİ İŞİ!”

TEKKANAT- Mersin Devlet Opera ve Balesi’nin kuruluş aşamasından bahsedelim biraz.

ESGİN- Mersin Opera ve Balemizin kuruluşu oldukça maceralıdır. Yasasının çıkması ve takibi ilginçtir. Tek tek bakanlarımıza imzalatılmıştır. O zamanki genel müdürümüz Prof.ErolGömürgen ile Sn Özal’ın eşi Semra Hanım kardeş çocukları idi. Rahmetli Maliye Bakanı Adnan Kahveci ve eşi Füsun benim dostlarımdı. Desteklerini hep arkamda hissettim, kadrolarımızın çıkmasında büyük yardımları olmuştur. Kadrolar çıktıktan sonra serbest bırakılması oldukça sıkıntılı olmuş, hatta imza atması gereken bir üst yetkilinin beni karakola şikayeti söz konusu olmuştu. Bugün şöyle arkama bakıyorum da, bizim ülkemizde bir sanat kurumu kurmak deli işi. Nasıl becermişim hala düşünürüm.....

TEKKANAT- Haklısınız hocam, akıllı insanın ne işi var sanat yapmakla. Deliler yapar, akıllılar oturur izler, keyfini çıkarır! Saka bir yana, opera ve baleyi diğer sanat dallarından ayıran unsurlar nelerdir hocam?

ESGİN- Birçok sanat dalını bünyesinde barındırıyor olması en önemli fark; müzik, tiyatro, dans, resim, heykel vs.

“İYİ BİR MÜZİK KULAĞI, SONRA SES VE ZEKA GEREKLİ”

TEKKANAT- Sevgili hocam, bir anımı anlatayım; tiyatro atölyemde prova yapıyorum, genelde 2-3 saat süren bir çalışma oluyor ve bırakın yorucu olmayı, eğlenceli geçiyor. Öğrencilerimin oflayıp pofladığını görüyordum. Bir an önce bitse duygusu/beklentisi hissettim. Bir sonraki çalışma için Mersin Opera Balesi’nde arkadaşım (Şimdi müdürü) SerbülentBiçer’den rica ettim, bir provanızı öğrencilerimle izleyebilir miyim diye. İzin verdi. Öğrencilerimi götürdüm ve balkonda provayı izlemeye başladık. Abartmıyorum, provayı izlerken yoruldular.  O günden sonra tiyatro provalarından şikayet edemediler.

Şimdi soru; Bir operacının yetişmesinin zorlukları nelerdir? Bu mesleğe gönül veren gençler nasıl bir yol izlemeli?

ESGİN- Tabi ki önce iyi bir müzik kulağı sonra ses. Ben bu iki maddeye zekayı da dahil ediyorum, iyi bir şarkıcı olmak için eğitim alırsınız ama aklınızla birleştirmezseniz sonuç üzücü olur. Şan egzersizleri sırasında öğreneceğiniz pek çok nokta var, çok dikkatli olmak gerek. Sahne şarkıcılığı çok farklıdır. Çalışma odasında olağan dışı performansı olan kişi sahnede apışıp kalır. Böyle çok büyük sanatçılarımız tanınmadan kaybolup gitmektedirler. Sahne yani seyirci unsuru pek çok yeteneğimizi alır götürür, bu nedenle çok çok sakin ve konsantre olmak gerekir, aksi felakettir...

TEKKANAT- Opera ve balenin geniş halk kitlelerine ulaşabilmesi için neler yapmalı, siz neler yaptınız?

ESGİN- Bugün hatırı sayılır ölçüde Türk Operası bestelenmiştir ve bazıları kulağımızı tırmalamayan melodi ve armonileri barındırır bünyesinde...

Ben hemen hemen tümünde sahneye çıktım ve zevkle de söyledim. IV. Murat bunlardan biridir. Büyük bir sevgi ile oynadım. Rejisörümüz de Cüneyt Gökçer hocamdı, ben oynamayı severim durarak söylemem bunu bilen hocamla her zaman çok güzel sonuçlar aldık... Rahmetle...

EFSANE MÜZİKAL “DAMDAKİ KEMANCI”

TEKKANAT- Hafızam beni yanıltmıyorsa, izlediğim ilk opera, sizin başrolünde oynadığınız “Damdaki Kemancı” operasıydı. Hala zaman zaman youtube’den izliyorum. O zaman da hayran kalmıştım. Her izlediğimde hayranlığım artıyor. Bu oyundan (oyun mu denmeli?) bahseder misiniz?

ESGİN- Damdaki Kemancı bir müzikli oyun veya müzikaldir. Operalar daha ciddidir, eğer içinde konuşmalar varsa operet, yani şarkılı oyun olarak isimlendirilirler. Sayfalarca yazmak gerek, ama kısaca anlatmak gerekirse; opera daha ağırdır operetler daha hafiftir...

TEKKANAT- Sizleri izleyerek opera ve baleyi sevdim. Bu sevgimin sonucu ikiz oğullarım Ardis Kanat ve Oben Güney’i baleye yönlendirdik. Ülkemizde opera ve balenin, genel olarak söyleyelim sanatın geldiği nokta beni biraz kaygılandırıyor. Gençlerin ilk hedefi yurt dışına gitmek ve sanatlarını oralarda icra edebilmek. Ülkemizin bu duruma nasıl geldiğini biliyoruz da, siz geleceği nasıl görüyorsunuz? Bundan sonra nasıl bir yol izlemeli?

ESGİN- Teşekkürler sevgili dostum. Ardis Kanat ve Oben Güney”i takip ediyorum. Birkaç yıl sonra, bu ülke bu çocukları koyacak yer bulamayacak. Dilerim yurt dışına gitmezler ve ülkemizin sanatına katkı sağlarlar...

Çok kaygılıyım. Ülkemizde sanat üzerine çok gidildi, yeni yasalarla yavaş bitirilmesi planlandı, ama halktan gelen büyük tepki ile vazgeçildi. Bugün farklı bir oyun oynanıyor. Sanat kurumlarına kadro verilmiyor ve bu kurumlar vefatlarla küçülüyor. Eğer bu kurumlara kadro vermezseniz, insanlar çocuklarını konservatuvarlara neden yollasınlar? Şu anda binlerce müzisyen işsiz veya bu kurumlarda yevmiyeli olarak çalışmaktadırlar...

Politikaya girmek istemem ama bu sanat dallarının gelişmesi için iktidarların samimi katkılarını görmek isterim, aksi hala bu kurumlar yavaş yavaş yok olacaklar...

“BİR KURSİYERİN KONUŞMA KADAR, DUYMAYA DA İHTİYACI VARDIR”

TEKKANAT-Mersin’in ilk özel tiyatro salonunu kurduğumda hiçbir maddi beklenti gütmeden gelip gençlerimize diksiyon dersleri verdiniz. Verdiğiniz o temelden çok iyi gençler yetişti ve sonra gelen gençlere örnek oldular. Bunun için özel bir teşekkür borçluyum size. Emekli olduktan sonra bir çalışmanız oldu mu? Bir atölye kurup gençlere önderliğe devam etmeyi düşündünüz mü?

ESGİN- Mersin’de ciddi bir konuşma biçim farklılığı gördüm ve Halk Eğitim bünyesinde diksiyon kursları başlattım. Kentimizin değişik kesimlerince oluşturduğumuz sınıflarda, binlerce kursiyere üç aylık kurslar verdim. Senin tiyatronda, senin gençlerinle çalışmaktan büyük bir tat aldım. Sonraları pek çok kişi ile çalıştım, ama en güzeli 20 kişi ile çalışmaktır. Kursiyerin konuşma kadar duymaya da ihtiyacı vardır. Artık emekliliğimin tadını çıkarmak istiyorum, yani artık kendim için çalışacağım...

“KURUMLARIN ÖNÜNÜ KAPATAN EN ÖNEMLİ KONU, KADROSUZLUKTUR”

TEKKANAT- Yukarıda bahsettiğim bir konuya yeniden dönelim istiyorum.  Opera ve balenin temsillerine öğrencilerimi götürüyordum. Bazı öğrencilerimin anne babaları da geldi. Bizim kültürden Çakırcalı Efe sahneleniyordu. Temsilden sonra öğrencilerimle değerlendirme konuşmaları yapıyordum. İşte bu oyundan sonra beni çok etkileyen ve ufkumu açan bir konuşma oldu. Öğrencimin babası ilk kez bale eseri izlemiş ve gelirken önyargıyla gelmiş. İzledikten sonra büyük bir şaşkınlık ve mutluluk yaşamış. “Yahu ben böyle bilmiyordum, mükemmel bir şey bu, bundan sonra her temsile gideceğim” demiş. Buradan yola çıkarak, opera ve baleyi halkımıza (daha çok) kendi kültürümüzden eserlerle tanıtmak daha iyi olmaz mı? Bu konuda Mersin Opera ve Balesi çok verimli çalışmalar yaptı. Neler söylersiniz?

ESGİN- Bugün tüm sanat kurumları ellerinden geleni yapmaktadırlar, köstekleyen çok olduğu sürece daha yoğun çalışmak gerektiğine inanıyorum. Kurumların önünü kapayan en önemli konu kadrosuzluk. Eleman olmadan bir eser oynayamazsınız. Küçük yapıtlarla yetinmek zorunda kalırsınız. Tüm bu olumsuzluklara rağmen Mersin Opera ve Balenin çabalarını takdir ediyorum

TEKKANAT- Şimdilerde neler yapıyorsunuz? Yaşamla ve sanatla ilgili projeleriniz neler?

ESGİN- Yeteri kadar yaş aldım bu nedenle çok faal olmaktan kaçınıyorum. Bazen özel tiyatrolardan davet alıyorum, kurumlarını ziyaret edip, sanatçılarıyla tanışıp sohbet ediyorum.

MERSİN OPERA BALESİ’NİN KURULUŞ GÜNLERİNDEN BİR ANI

TEKKANAT- Sevgili Üstadım, sorulacak o kadar çok soru ve anlatacağınız o kadar çok şey var ki, kısa, öz ve sade bir söyleşi olsun diye burada virgül koyarken, Mersin Devlet Opera ve Balesi kuruluşu ile ilgili birkaç anınızı anlatır mısınız?

ESGİN- Sevgili Tekkanat, bir kurumun ne zorluklarla ve ne mücadelelerle var olduğunu anlatmak adına kuruluş aşamasındaki anılarımdan bir kaçını anlatayım.

Maliye Bakanlığı’nda ismini hatırlamadığım bir kurulla giriştiğim savaş sonunda, kadrolarımızı almış ve sınavlarımızın altından başarı ile çıkıp kadromuzu belirlemiştim. Sınavı kazanan sanatçılara birer yazı ile provaların başlayacağı 1 Eylül’de operada hazır bulunmaları bildirildi. Ben bu süre içinde Ankara’da bakanlığın kapısında kravatımı takıp nöbet tutuyordum. Evet, kadroları almıştım, ama kadroların kullanımı, yani maaşların işlemesi onayı verilmemişti. Her sabah bu karara imza atacak olan iki bürokratı, bakanlığın kapısında karşılıyor ve selamlıyordum. Bir süre sonra yani ağustosun son günlerine doğru iyice gerginleşmişti selamlar, burada yazamayacağım bazı olaylar yaşandı ve benim, üzerlerinde psikolojik baskı oluşturduğum şeklindeki sıkıntılarla ve beni şikayet ederek,  konuyu başka bir boyuta taşıdılar, tabi restleştik. Ben Mersin’e döndüm...

 1 Eylül sabahı operamızın salonunda tüm sanatçı ve teknik elemanlarla bir toplantı yaptım. Henüz parasal konuyu çözemediğimi ve maaşları ödeyemeyeceğimi kendilerine anlattım. Şu andan itibaren serbest olduklarını, maaşların çıkması halinde kendilerine haber verileceğini söyledim. Serbest olduklarını, isteyenlerin evlerine dönebileceklerini ilettim. Çok kötü bir hava esiyordu salonda, boğazım düğümlenmiş, kendimi boşlukta hissediyordum...

 Odama çekildim ve Ankara’dan gelecek, o ödeme emrini beklemeye başladım. Birkaç saat sonra bir gurup sanatçı odama geldi ve beni salona davet etti. Herkes salondaydı. Buraya çalışmaya geldiklerini evlerini tuttuklarını ve asla geri dönmeyeceklerini bana bildirdiler. Şaşkınlık gurur ve mutluluğu bir arada yaşadım...

 Çalışmalarımıza başladık,  yaptığım bir program vardı onu uyguluyordu tüm birimler. Ne kadar süre geçti hatırlamıyorum, bir gün dolmuşla Pozcu’ya giderken 7 ya da 8 baletimizi yürürken gördüm. Pek öyle yürüyüş yapılacak bir hava yoktu üstelik.  6-7 saatlik son derece yorucu bir provadan çıkmışlardı, hiç anlam veremedim ama akşam, balerin olan kızımdan durumu öğrendim. Herkesin parası bitmişti ve dolmuşa verecek para yoktu.

 Bir arabam vardı pejo 504 eski bir şeydi, ama ayağımızı yerden kesiyordu, satmıştım. Sınav sırasında ikram, ağırlama ve kırtasiye için bir kısmını harcamıştım. Elimde kalan paraya, rahmetli abim HanriAtat’dan biraz ilave alarak tüm bu kahramanlara dağıtmıştım, mutluluklarını bugün bile hissediyorum...

Evet sanat kurumu kuruyorsunuz ama neler mal oluyor.

TEKKANAT- Sevgili hocam, bu söyleşinin tadı damağımda kaldı. Eğer siz de isterseniz, bu güzel ve önemli anılardan oluşan bir söyleşi daha yapalım.

ESGİN- Çok mutlu olurum. Bizden sonra bayrağı taşıyacak sanatçılarımıza bir nebze katkısı olursa neden olmasın.

TEKKANAT- Bizlere kattıklarınız için çok teşekkür ederim sevgili hocam.

 


ETİKETLER :
Diğer RÖPORTAJ haberleri

En çok okunanlar

Copyright © 2024 Günaydın Mersin Gazetesi Tüm hakları saklıdır.
pendik evden eve nakliyatkartal evden eve nakliyattuzla evden eve nakliyatevden eve nakliyat
Gazetemiz MEİGDER Üyesidir
Meigder