Ayak gelişimi risk altında
Mersin Sondakika

Ayak gelişimi risk altında

Dr. Footcare El, Ayak Bakım Merkezi sahibi iş kadını Gülsu Gençay, “Her 7 diyabet hastasından birinin hayatının bir döneminde ayağında yara açılır. Bu yaralar iyi tedavi edilseler bile ayağın kesilmesine neden olabilir” dedi.
Bu haber 2022-04-24 01:25:45 eklenmiş

 

Ayak gelişimi risk altında

 

Dr. Footcare El, Ayak Bakım Merkezi sahibi iş kadını Gülsu Gençay, “Her 7 diyabet hastasından birinin hayatının bir döneminde ayağında yara açılır. Bu yaralar iyi tedavi edilseler bile ayağın kesilmesine neden olabilir” dedi.

 

GÜNAYDIN MERSİN

 

Dr. Footcare El, Ayak Bakım Merkezi sahibi iş kadını Gülsu Gençay, diyabetik ayak gelişimi açısından kimler risk altındadır? Sorusuna çarpıcı açıklamada bulundu.

Gençay, “ İyi bir bakımla bu olumsuz sonuçlardan büyük ölçüde kaçınılabilir.  Bu nedenle kimlerin diyabetik ayak gelişimi açısından risk altında olduğunun bilinmesi ve bu gruptaki hastaların düzenli kontrollerden geçmesi büyük önem taşır. Diyabetik ayak gelişmesi yönünden daha fazla risk taşıyan bu hastalar; 

Kan şekeri seviyesi yüksek seyreden kişiler

Ayakta daha önce yara açılmış kişiler

Ayakta his kaybı olanlar 

Diyabete bağlı böbrek hasarı gelişenler

Görme bozukluğu/kaybı olanlar  

Damar tıkanıklığı gelişenler

Ayak bileği hareketliliğinde azalma olanlar

Ayakta şekil bozukluğu olanlar

Ayakta kuruluk ve çatlakları olanlar

Yetersiz ayak bakımı olan kişiler

Ayak temizliğine dikkat etmeyenler

Sigara kullanımı olanlar

Şişman ( obez ) kişiler

65 yaş ve üzerinde olanlar

Ayak ve tırnakta mantar enfeksiyonu olanlar

Yanlış ayakkabı kullanan veya çıplak ayakla dolaşanlar

 Siğiller, insan papilloma virüsleri (HPV) olarak bilinen belirli bir virüs grubundan kaynaklanan iyi huylu cilt oluşumlarıdır. Siğiller en çok ellerde, ayaklarda ve yüzde görülür. Aynı zamanda genital ve anal bölgede de ortaya çıkabilir. Özellikle çocuklar ve ergenlerde daha sık rastlanır. Genellikle zararsız olsalar da estetik olarak rahatsız edicidirler ve bazen ağrı, kaşıntı ya da kızarıklık gibi şikâyelere neden olurlar. HPV kaynaklı oluşan bu şişlikler 3000 yıllık mumyalarda bile görülmüş olup tarihi oldukça eskiye dayanan oluşumlardır. Siğiller mukoza ve cilt üzerinde meydana gelen benign (iyi huylu) lezyonlardır. HPV adı verilen bir virüs kaynaklı oluşan bu lezyonlar birçok alt tipe ayrılır. Siğillerin insanlar arasında yayılımı direkt ya da indirekt temas vasıtası ile olur. Derinin üst katmanı olan normal epitelyal bariyerin hasarlandığı durumlar siğil gelişimine zemin hazırlayabilir. Siğil tedavisinde karşılaşılan çeşitli zorluklar olsa da bu lezyonlar genellikle birkaç yıl içerisinde kendiliğinden gerileme eğilimindedir. 100’den fazla alt tipi bulunan HPV enfeksiyonlarının 6, 11, 16, 18, 31 ve 35 olarak numaralandırılan alt tipleri ile oluşmuş hastalıklarında kanser gelişimine bir yatkınlık söz konusu olabilir. Kötü huylu oluşumlara dönüşüm özellikle genital bölgede siğili olan, bağışıklık yetmezliği bulunan kişilerde tespit edilir” dedi.

SİĞİL NEDEN OLUR?

Siğille ilgili bilgiler veren Gençay, “Siğil, kısaca HPV olarak adlandırılan insan papilloma virüslerinin neden olduğu bir enfeksiyondur. Sadece iki tür siğil HPV kaynaklı değildir. Göbekli siğil olarak da adlandırılan molluskum kontagiosum poxvirüs ailesinden molluskum kontagiosum virüsü tarafından oluşturulur. Seboreik siğillerde ise etken bir virüs değildir. Bunlar seboreik keratoz olarak da adlandırılır ve aslında gerçek siğil değildir ve bu nedenle bulaşıcı özellik taşımaz. Siğil neden olur sorusunun kesin bir cevabı olmasa da bağışıklık sisteminin zayıf olduğu kişilerde daha sık görüldüğünü söylemek yanlış olmaz. 100’den fazla alt tipi bulunan HPV virisünün bazı alt tipleri vücudun belirli bölgelerine spesifiktir. Ancak bu durum yakın temas ile bulaşan siğillerde geçerli değildir. Vücudun her bölgesinde herhangi bir tipte HPV virüsü kaynaklı siğil oluşabileceği unutulmamalıdır. Cilt dışında mukozal bölgelerde de oluşabilen siğil genellikle cilt tutulumu ile sınırlıdır. Üst deri katmanlarında çoğalma eğilimindeki HPV virüsünün spesifik olarak oluşturduğu lezyon ve alt tipleri şu şekilde özetlenebilir: Yaygın siğil oluşumunda ilişkili HPV alt tipleri başta HPV tip 2 ve HPV tip 4 olmak üzere 1, 3, 27, 29, ve 57 numaralı alt tiplerde de ortaya çıkabilir. Bu siğil tipi için en sık olarak tespit edilen etken ise HPV tip 4’tür. Düz siğiller HPV tip 3, 10 ve 28 kaynaklı olarak meydana gelir. Derin ayak ve el siğilleri genel olarak HPV tip 1 kaynaklı enfeksiyonlardır. Bu tip dışında 2, 3, 4, 27 ve 57 olarak numaralandırılan HPV tipleri de el ve ayak siğili gelişmesini tetikleyebilir” diye konuştu.

SİĞİLLER BULAŞICI MIDIR?

Dr. Footcare El, Ayak Bakım Merkezi sahibi iş kadını Gülsu Gençay, “Dünya genelinde yaygın olarak görülebilen siğiller insan nüfusunun yaklaşık 10’da 1’ini etkilemiş bir hastalıktır. Okul çağı çocuklarında sıklığı 2 kat daha fazla olarak tespit edilir. Kasaplar gibi et işleri ile uğraşan veya bağışıklık yetmezliği bulunan kişilerde siğil gelişimi daha sık tespit edilir. Hastalığın cinsiyetler arasındaki dağılımı incelendiğinde erkekler ve kadınların hastalığa eşit oranda yakalandığı görülür. Sert ve kanseröz olmayan bu şişlikler derinin yüzeyinde olur ve bu enfeksiyonun olduğu deri bölgesiyle temas, hastalığın diğer insanlara yayılmasındaki temel faktördür. Virüslerin neden olduğu siğiller son derece bulaşıcıdır. Bu siğillere neden olan virüsler doğrudan kişiden kişiye, bazen de dolaylı olarak havlu veya traş bıçağı gibi nesneler yoluyla bulaşabilir. Bu nedenle siğili olan kişilerle yakın temastan ve kişisel eşyaların ortak kullanımından kaçınmak gerekir. Örneğin ayak tabanında siğil bulunan kişiye ait terliklerin giyilmesiyle kolaylıkla başka bireylere yayılır. Siğili olan bir bireyin bu bölgesi ile temas sonrasında temas eden sağlıklı bireyde her zaman siğil oluşumu gözlenmese de HPV virüsünün kapılması oldukça olasıdır. Her bireyin bu virüse karşı verdiği bağışıklık yanıtı kendine has olup siğil oluşup oluşmayacağını da bu kişisel bağışıklık yanıtı belirler. Bazı HPV türleri oluşan genital siğiller özellikle cinsel temas ile bulaşırlar. Virüsün vücuda alınması ile siğilin ortaya çıkması arasında dört hafta ila sekiz ay kadar bir süre vardır. Ciltte yara varsa siğil virüsleri ile enfekte olmak daha kolay hale gelir. Aynı zamanda cildin nemli ya da ıslak olması bulaşma riskinde artışa neden olur. Bu nedenle yüzme havuzu, sauna ve hamam gibi ortamlarda sıklıkla bulaşır. Oldukça çeşitli yollarda meydana gelen siğil bulaşının önüne geçmek her zaman mümkün olmayabilir ancak ellerin düzenli olarak temiz tutulması, deride herhangi bir bölgenin hasarlanmasını takiben oluşan yaranın temizlenmesi ve diğer insanların siğilleri ile temastan kaçınmak kişiler arası bulaşma yollarını önlemek adına alınabilecek temel önlemler arasındadır. Aynı zamanda vücudunun herhangi bir yerinde siğil bulunan kişi bunu başka bölgelerine de bulaştırabilir. Bu durumun önüne geçmek için ise siğil lezyonlarının kaşınmaması, kuru tutulması, tıraş sırasında bıçağın siğil ile temasından kaçınmak veya cilt yüzeyinde kullanılacak nesnelerin siğilli bölge ve etkilenmemiş bölge için farklı olacak şekilde kullanılması gibi çeşitli önlemler alınabilir” şeklinde konuştu.

SİĞİL TİPLERİ NELERDİR?

“Siğile neden olan HPV’nin 100'den fazla türü vardır” diyen Gençay, “ Enfeksiyondan sorumlu virüs tipine ve yerleştiği bölgeye bağlı olarak, morfolojik açıdan farklı tipte siğiller ortaya çıkar. Ayrıca siğile benzeyen ancak farklı bir kökene sahip bazı cilt lezyonları da vardır. Aşağıda en önemli siğil tipleri ile ilgili bazı açıklamalar sunulmuştur:

VERRUCA VULGARİS (YAYGIN SİĞİLLER)

Verruca vulgaris en sık rastlanılan siğil türüdür ve vücudun her tarafında görülebilir. Fakat en çok ellerde ve ayaklarda bulunur. Parmaklarda, daha ziyade tırnak kenarlarına yerleşme eğilimi gösterir. Bu siğillerin büyüklüğü bezelye boyutuna kadar ulaşabilir. Kural olarak, verrucae vulgares basınç ağrısı ya da kaşıntıya neden olmaz. Tırnak yatağına yerleşen siğillerin bir diğer ismi de periungual siğildir. Toplu iğne başı şeklinde başlayan lezyonlar yavaş büyür ve zaman içerisinde kümelenerek karnabahar görünümü kazanabilir. Bu tipteki siğiller genellikle tırnak yeme alışkanlığı olan çocuk ve genç yetişkinlerde tespit edilir.

VERRUCA PLANA (DÜZ SİĞİLLER)

Işık mikroskobu ile yapılan incelemelerde verruca vulgaris ile verruca plananın oldukça benzer lezyonlar olduğu görülebilir. Düz siğiller özellikle yüz, uyluk ve kol bölgelerinde ortaya çıkar. Bazı düz siğiller ilk bakışta fark edilemeyecek kadar küçük olabilir. Lezyonların üst kısmı sanki törpülenmişçesine düz bir görünümdedir. Düz siğillerin renkleri pembe, kahverengi ya da sarımtırak renkte olabilir.

İPLİKSİ SİĞİL

Uzun, iplik benzeri bir gövdeye sahiptir ve verruca vulgaris tipi siğillerin özel bir şeklidir. Özellikle yaşlı bireylerde yüzde (göz kapakları, dudaklar, burun) veya boyunda çıkma eğilimi gösterir. Bu siğiller bazen kaşıntılı olabilir. Ayrıca yıkama, kurutma veya tıraş sırasında tahriş ya da yaralanma oluşabilir. Kozmetik açıdan oldukça rahatsız edicidir ve bu nedenle tedavi edilmesi önerilir.

Filiform siğiller görünümleri açısından diğer siğillerden oldukça farklıdır. Uzun çıkıntıkları cilt üzerinden 1-2 milimetre uzunluğa ulaşabilir. Sarı, kahverengi ya da cilt renginde olabilen bu siğil türü kümelenme göstermez. Oluştukları bölge nedeniyle yüz siğili olarak da bilinirler.

AYAK TABANI SİĞİLLERİ

Ayak tabanında görülen siğillerdir. Bu siğiller oldukça ağrılıdırlar. Genellikle yüzme havuzu, hamam, spor salonu gibi ortak kullanım alanlarında çıplak ayakla dolaşırken bulaşır. Ayak tabanında bulunan çatlaklar plantar siğil gelişimini kolaylaştırıcı etki gösterebilir. Siğil oluşumu sırasında ilk olarak cilt üzerinde ortası çukur etrafı düz dairesel bir iz şeklinde kendini gösterir. Zaman içerisinde ayak tabanı siğilleri sarı renkli ve kabuklu görünüm kazanır. Bazı kişilerde siğilin orta bölümünde siyah bir alan bulunabilir. Tedavide en sık olarak salisilik asit içeren bantlar tercih edilir. Bu tedavi dışında sıvı nitrojen, küretaj ve lazer tedavi gibi diğer çeşitli siğil tedavisi yöntemlerinden faydalanılabilir” dedi.

 SİĞİL TANISI NASIL KONULUR?

Gençay, “Siğil tanısı doktorlar için normal şartlarda zor değildir. Genellikle sadece siğilin muayenesi ile tanı konulabilir. Çoğu siğil vakasında lezyonun şekli, yapısı ve yeri, siğil olup olmadığı ya da hangi türde bir siğil olduğu hakkında bilgi verir. Ancak doktor tanıda tamamen emin değilse, cilt lezyonlarından bir doku örneği alarak laboratuvarda incelenmesini isteyebilir. Bazı durumlarda, numunedeki etken virüsün tespitine yönelik testler de yapılabilir. HPV virüsünün yapısal proteinleri immünohistokimyasal yöntemler ile tespit edilebilir. Hangi tipte HPV olduğunun ayrımı ise başta PCR (polimeraz zincir reaksiyonu) yöntemi olmak üzere virüsün kalıtım materyali olan DNA’sının incelenmesi ile gerçekleştirilebilir” şeklinde konuştu.

SİĞİL TEDAVİSİ NASIL YAPILIR?

Bazı siğillerin vucuda zararlı olmadığına dikkat çeken  Gençay, “Normalde siğillerin çoğu vücut için zararlı değildir ve herhangi bir tedavi yapılmadan da haftalar ya da aylar içinde kendiliğinden kaybolur. Fakat kozmetik olarak rahatsız edici ise veya genital bölgede ortaya çıkarsa tedavi edilmesi gerekir. Aynı şey, ayak tabanında bulunan ve yürürken ağrıya neden olan siğiller için de geçerlidir. Aşağıda listelenen bazı durumlarda mutlaka bir doktora başvurulması önerilir:

Siğilde kanama ya da iltihaplanma varsa

Atopik dermatit gibi başka cilt hastalıkları ile birlikteyse

Göbekli siğil olarak bilinen molluskum kontagiosum türünde siğil varsa

Yaş ile birlikte ortaya çıkan seboreik siğiller ile bazı cilt kanseri türleri karışabilir. Bu nedenle bunların zararsız seboreik siğil olduğundan emin olmayan herkesin kötü huylu oluşumların ekarte edilmesi adına sağlık kuruluşlarına başvurması önerilir. Siğil tedavisinde kullanılan farklı yöntemler ve çözümler vardır. Tercih edilecek tedavi yöntemi siğillerin tipine, boyutuna, sayısına ve konumuna göre değişiklik gösterir. Tedavide sıklıkla salisilik asit çözeltisi içeren ilaçlar, kriyoterapi adi verilen dondurma yöntemi ya da cerrahi prosedürler uygulanır. Tedavi sonrası bazı kişilerde HPV virüsü pasif duruma geçer ve siğil tekrarlamaz. Bazı bireylerde ise bağışıklık sistemi zayıflığı nedeniyle tekrarlama olasılığı vardır. Bu nedenle tedavi sonrası bağışıklığı güçlendirilmesi önem arz eden bir konudur” şeklinde konuştu.

SALİSİLİK ASİT VEYA LAKTİK ASİT İÇEREN İLAÇLAR

Gençay, “Salisilik asit çözeltileri, siğile birkaç hafta boyunca günde birkaç kez uygulanarak kullanılır. Bunlar krem, cila gibi çeşitli şekillerde üretilir ve bazı formlarında laktik asit de bulunur. Bu ilaçları içeren bant yapıları ile gerçekleştirilen tedavi yöntemine birkaç hafta boyunca ve her gün uygulanarak devam edilir. Uygulama öncesi bantların 15 dakika kadar suda tutulması tedavinin etkinliğini artırıcı özellik gösterebilir” diye konuştu.

KRİYOTERAPİ TEDAVİSİ

Gençay son olarak şunları söyledi, “Kriyoterapi tedavisinde doktor siğile sıvı azot (nitrojen) uygular. Sıvı azot aşırı soğuktur ve üst cilt katmanındaki hücreleri yok eder. Kriyoterapi uygulaması farklı şekillerde yapılabilir. Uygulama sırasında genellikle pamuklu bir çubuk sıvı azotun içine batırılır ve siğil üzerinde birkaç saniye baskı uygulanır. Uygulama haftada en az bir kez siğil tamamen geçinceye kadar tekrarlanır. Kriyoterapi bazı yan etkilere neden olabilir. Tedavi sırasında ağrı ve sonrasında bazı hastaların cildinde skar adı verilen yara izi ya da renk değişikliği oluşabilir. Diyabetik ayak veya periferik arter hastalığı olan kişilerde siğiller kriyoterapi ile tedavi edilmemelidir. Çünkü ayaktaki siğile uygulanan tedavi sinir hasarına veya kötü şekilde iyileşme gösteren yaralara neden olabilir. Kriyoterapi uygulamalarında birden fazla seans gerekli olabilse de genellikle siğilin düşürülmesi sağlanır. Biraz ağrılı olabilen bu işlemde siğilin çevresindeki ve altındaki deri dondurulur. Donan cilt yaklaşık olarak bir hafta içerisinde siğili yukarıya doğru kaldırarak cilt yüzeyinden uzaklaştırır.”

 


ETİKETLER :
Diğer SAĞLIK haberleri

En çok okunanlar

Copyright © 2024 Günaydın Mersin Gazetesi Tüm hakları saklıdır.
pendik evden eve nakliyatkartal evden eve nakliyattuzla evden eve nakliyatevden eve nakliyat
Gazetemiz MEİGDER Üyesidir
Meigder