Çocuklarda el, ayak, ağız hastalığı

Çocuklarda el, ayak, ağız hastalığı

Özel Mersin Ortadoğu Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Fonksiyonel Tıp Uygulayıcısı Dr. Nalan Kendiroğlu, el, ayak, ağız hastalığının daha çok sonbahar ve yaz aylarında görüldüğünü söyledi.

GÜNAYDIN MERSİN

Kendiroğlu, “El-Ayak-Ağız hastalığı 10 yaş altı çocuklarda sık görülen bulaşıcı bir hastalıktır. Enterovirüs ailesinden Coxsacki Virüsünün yol açtığı bir hastalıktır. Viral bir enfeksiyon olduğundan tedavide antibiyotiğin yeri yoktur” dedi.

Özel Mersin Ortadoğu Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Fonksiyonel Tıp Uygulayıcısı Dr. Nalan Kendiroğlu, “El-Ayak-Ağız etrafında kırmızı benekler şeklinde başlar. Daha sonra bu kırmızı döküntüler suçiçeği döküntüsüne benzer” dedi.

Kendiroğlu, “ İçi sıvı dolu lezyonlara döner. Yüksek ateş, bademcikte kızarıklık, ağız içinde aft ve döküntüler eşlik eder. Hastalık 1 (bir) hafta içinde kendiliğinden geçer. Bu sürede hasta çocuğun başkalarıyla temasını engellemek önemlidir.  El, ayak, ağız hastalığından korunmanın en etkili yolu hijyendir. Hasta kişinin hapşurması ve öksürmesiyle, tükürükle lezyonların olduğu deriye yakın temasla ve idrar-dışkı yolu ile bulaşabilir. El, ayak, ağız hastalığı ülkemizde yaz aylarında ve sonbahar başında sık görülür. Yazın havuz sezonunun açılması ve enfekte havuz sularının yutulması ayrı bir risk oluşturur. Havuzda idrar ve gaita kaçırma nedenleriyle mikrop yayılabilir ve klorlamaya dirençli olabilir. Buda hem çocuk hem de erişkinler için risk faktörü oluşturur” diye konuştu.

BELİRTİLER

Virüsün belirtileri ile de ilgili bilgi veren Kendiroğlu, “Virüs bulaştıktan sonra ilk 3 (üç) gün yüksek ateş görülür.

•Döküntüler: İlk 3 günün sonunda el-ayak ve ağız çevresinde suçiçeği benzeri içi sıvı dolu döküntüler görülür. Suçiçeğinden farklı olarak gövdede değil, el-ayak-ağız çevresinde görülür. El ve ayak içleri, parmak aralarının yanı sıra ayak tabanlarında da içi sıvı dolu kırmızı kabarcıklar hem ağrı-sızı hem de kaşıntıya neden olur. Boğazda aft denilen yaralar yutma problemi ve iştahsızlığa neden olur. Bademcikte kızarıklık, kulak ağrısı, boğaz ağrısı, halsizlik görülebilir.”

TEDAVİ

Kendiroğlu, “Hastalığı geçirecek bir tedavi veya aşı bulunmamaktadır. Kaşıntı giderici losyonlar ve boğaz ağrısı için spreyler kullanılabilir. Ateş düşürücü-Ağrı kesici şuruplar önerilebilir. Hasta çocuğun yumuşak gıdalarla (çorba, muhallebi,..vs.) beslenmesi, bol sıvı alması, istirahat etmesi sağlanmalıdır.

Hafif sabun ve ılık suyla duş alınabilir. Hastalık 1 (bir) hafta-10 (on) gün içinde kendiliğinden geçer. İçi sıvı dolu kabarcıklar kuruyarak lekeye döner ve daha sonra bu lekeler de kaybolur” şeklinde konuştu.

DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER

Sözlerine hastalıktan korunmanın yollarını anlatarak devam eden Kendiroğlu, “ Hastalıktan korunmada en önemlisi hijyendir. Ellerin sık yıkanması, kirli ellerin ağıza ve yüze sürülmemesi çok büyük önem taşır. Oldukça bulaşıcı bir hastalık olduğu için hasta olan kişi ile yakın temastan kaçınmak gerekir. Hasta olan çocukta bulunan lezyonlar kuruyuncaya kadar okula gönderilmemelidir. Ev içindeki kardeşlere damlacık yoluyla (hapşurma, öksürme) bulaşabileceği için hapşurma-öksürme sırasında mendil kullanımı öğretilmelidir. İdrar ve gaita yoluyla az da olsa bulaşabileceği için mümkünse evde tuvaletler ayrılmalı veya hasta çocuğun kullanımından sonra temizlenmelidir.”